Endometrium Kanseri

Rahmin iç tabakasında (endometriyum) gelişen kanser türüdür. Endometrium kanseri, genellikle menopoz sonrası kadınlarda görülür. Belirtiler arasında anormal vajinal kanama, pelvik ağrı ve idrar problemleri yer alabilir. Erken teşhisle tedavi edilebilir. Cerrahi müdahale, kemoterapi ve radyoterapi tedavi seçenekleri arasındadır. Kadınlarda en sık görülen rahim kanseri türüdür.

Endometrium Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Menopoz sonrası dönemde herhangi bir vajinal kanama en önemli belirtisidir. Adet gören kadınlarda ise adet dönemleri dışında yaşanan düzensiz ve anormal kanamalar uyarıcı olabilir. Adet dönemlerinin çok sık ya da çok uzun sürmesi gibi düzensizlikler, özellikle 40 yaş üstü kadınlarda dikkate alınmalıdır. Kötü kokulu, pembe ya da kırmızı tonlarda akıntılar kanserin erken belirtileri arasında olabilir.

Alt karın bölgesinde hissedilen ağrı, dolgunluk ya da baskı hissi bazı durumlarda tümörün büyümesine bağlı olarak ortaya çıkabilir. İlişki esnasında ya da sonrasında yaşanan ağrılar veya kanamalar, endometrium kanseri vakalarını işaret edebilir. Tümörün mesane veya bağırsaklara baskı yapması durumunda idrar yaparken ya da dışkılarken ağrı, zorlanma gibi şikayetler oluşur. Açıklanamayan kilo kaybı, sürekli yorgunluk ve iştahsızlık gibi genel belirtiler de hastalığın ilerleyen evrelerinde görülebilir.

Endometrium Kanseri Neden Olur?

En önemli nedenlerden biri östrojen ve progesteron hormonları arasındaki dengesizliktir. Özellikle progesteronun yetersiz olduğu durumlarda, östrojenin etkisiyle endometrium tabakası aşırı kalınlaşır ve bu da kanser riskini artırır. PCOS hastalarında yumurtlama düzenli olmadığından dolayı progesteron üretimi azalır. Bu durum uzun süreli östrojen maruziyetine neden olur ve endometrial kanser riskini artırır. Vücutta fazla yağ dokusu, östrojeni artırabilir. Özellikle menopoz sonrası dönemde obez kadınlarda östrojen seviyesi yüksek olduğundan kanser gelişme riski daha fazladır.

Doğum yapmak, progesteron hormonunun yüksek olduğu bir dönemdir. Hiç doğum yapmamış kadınlar, östrojene daha uzun süre maruz kalmış olabileceklerinden dolayı daha yüksek risk altındadır. Uzun süreli adet dönemi, daha fazla östrojen maruziyeti anlamına gelir. Bu da endometriumun uzun süre uyarılması ve kanser riskinin artmasıyla ilişkilidir. Meme kanseri tedavisinde kullanılan tamoksifen, rahimde östrojen benzeri etki gösterir. Endometriumda hücre çoğalmasına neden olabilir. Lynch sendromu gibi genetik bozukluklar, kalıtsal olarak endometrium kanseri riskini artırabilir.

Endometrium Kanseri Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Tedavide ilk ve en sık kullanılan yöntem cerrahidir. Bu operasyon genellikle rahmin alınmasını (histerektomi) içerir. Eğer kanser erken evredeyse sadece rahim alınabilir. İleri evrelerde yumurtalıklar, fallop tüpleri ve lenf bezleri de çıkarılabilir. Cerrahi sonrası elde edilen dokular patolojik incelemeye gönderilir. Hastalığın yayılma derecesi belirlenir. Radyoterapi, kanser hücrelerini yok etmek için yüksek enerjili ışınların kullanıldığı bir tedavi yöntemidir.

Cerrahi sonrasında kalan hücreleri yok etmek veya nüks riskini azaltmak için uygulanabilir. Cerrahi yapılamayan hastalarda ana tedavi seçeneği olabilir. Harici (dışarıdan) veya dahili (vajinal brakiterapi) yollarla uygulanabilir. Endometrium kanseri bazı durumlarda östrojene duyarlıdır. Bu tür vakalarda hormon tedavisi etkili olabilir. Genellikle progesteron hormonunu içeren ilaçlar kullanılır. Genç ve çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarda, rahim alınmadan önce geçici bir tedavi yöntemi olarak tercih edilir. İlerlemiş ya da tekrarlayan kanserlerde destekleyici tedavi olarak kullanılabilir. Kemoterapi, kanser hücrelerini yok etmek amacıyla uygulanan ilaç tedavisidir.

Özellikle ileri evredeki veya cerrahi sonrası yayılım gösteren kanserlerde kullanılır. Genellikle damar yoluyla verilen ilaçlar birkaç hafta aralıklarla kürler halinde uygulanır. Saç dökülmesi, mide bulantısı ve halsizlik gibi yan etkileri olabilir. Hedefe yönelik tedavi, sadece kanser hücrelerine etki eden ilaçların kullanıldığı bir tedavi türüdür. Özellikle klasik tedavilere yanıt vermeyen vakalarda tercih edilir. Kanser hücrelerinin belirli genetik özelliklerini hedef alır. Yan etkileri kemoterapiye göre daha az olabilir. İmmünoterapi, vücudun bağışıklık sistemini kanser hücrelerine karşı savaşması için güçlendiren bir yöntemdir.

MSI-H veya dMMR olarak adlandırılan genetik özelliklere sahip tümörlerde etkili olabilir. Genellikle diğer tedavilere yanıt vermeyen ileri evre hastalarda uygulanır. İmmünoterapi ilaçları, bağışıklık sisteminin kanseri tanımasını kolaylaştırır. Tedavi planı, genellikle birden fazla yöntemin kombinasyonuyla oluşturulur. Uzman doktorlar, hastaya en uygun tedavi yaklaşımını belirlemek için multidisipliner bir ekip çalışması yürütür. Tedavi sonrası düzenli takip ve kontroller de büyük önem taşır.